DÜŞSEL SORGU
..
-XI-
deldi toprağın karnını yine en yumuşak yerinden. yöneldi ekinlerine bir on yıldır kendi yatağının derinliklerinde akan yeraltı ırmakları, kavrulurken başaklar, görünmeyen alevlerin içinde birer mısır tanesi gibi patlayan.
havada yağmur, havada sürüp giden bir ıslaklığın gittikçe yaklaşan karartıları var.
ey geceleri düşlerime yalnız elleriyle gelen kadın.
ey düşlerime akan dalgaları mavi gömlek, etekleri yeşil nehir.
ey sonsuz karışımlarıyla yüreğimin bunaltısı şehir; geleceği bana bağışla! bağışla ki, şartı budur yüreğimin mutlak sevgiye dönmeye. bağışla ki, dökeyim sırtımdaki bütün acı taşlarını senin deli sularına…
-XII-
gerilmiş bir keman telidir yüreğim. şimdiden hazırla kendi yüreğindeki mızrabı; yüreğimin tellerine incitmeden nasıl dokunduracağını.
hiç bilinmez kimin kime sadık kalıp kalmadığı. Kendi ölçülerini de değiştirdi, ihanetin ruhlarımızda sonsuza değin kalacak izleri. çılgınlıktır başkasına sunulmuş bir sevi bakışının arkasından koşturmak; en büyük yeminler bile samançöpü gibi kalır kandenizinde kabaran aşk dalgası önünde..
(çok şeyler katılabilir; ruh ve bedeni birlikte tutan insani bir aşkın iki insandan çaldığı zamana: dinlenebilir pencere pervazından süzülen mırıltısı, evin yakınında akan küçük ırmağın. akşam komşulara gidilir. gece yapılan şiir egzersizleri sabah bir dosta gönderilir.)
-XIII-
dün gece ellerimdeydi ellerin. bana kırların yüzündeki yeni hüzün çiçeklerini gösterdin, yüzün yoktu. yüzünü neden başka birine bıraktığını sormadım. gözlerimde görebilirdin ruhumdaki orman yangınlarını; yüzün olsaydı yanında ve gözlerin.
sana türküler söylerdim. eskiden uzaklardan söylediğim türkülerdekine benzemiyor sesim. karlı doruklardan zümrüt çayırlara inen turna avazlarına karışırdı sesim. seninle çıktığım düşsel yolculuklarda önüme dikilen yaban gülleri, içimi karartan umutsuzluğunbaşıboş yellerini, dizginler, çürütür, redderdi.
ilk gençliğimdeydim, gece-gündüz yakardı bedenimi sıcaklığındaki herkesçe özlenen sonsuz mutluluk…
SOYSAL EKİNCİ
SEVDANA GÜCÜM YETMEZ
birleşen iki elin arasındaki güller
kalbimi delip geçecek
damar damar bir toprağın bağrında
en güzel yeri kendine seçecek
ve kıpkızıl akan bir çeşmenin başında
damla damla doldurup kana kana içecek
kararsın neye yarar
sensiz geçen gecelerimi aydınlatmayan gündüzler
utanç dolu bir yaşamın imbiğinde
elim hep maviye gider
sevinin en sıcak en duru kaynağından
kana kana içmişken gönlümüz
şimdi bozulmuşu gibi
hüzünlü ve solgun nefretimiz
EYLÜL’ün sıcağındayız
EYLÜL’ün sıcağında
mart karları yağdı hasretimizin bozkırlarına
parçalanmış soyka deniz
çalınmış alınteri
uzanıp öpüyor mavi sular
kıyı gibi talancının göbeğini
doyumsuz melez ve kısır geceler
umut dolu yüreğimiz yine de
sevdana gücüm yetmez
sevdan başımdan gitmez
sığınacak yer arar..
SOYSAL EKİNCİ
‘BİRİ YİTİK İKİ ÜLKE..’, SOSYSAL EKİNCİ, BELGE Yayınları, Ekim 1989,158 Sayfa..